Yunanistan’ın 12 mil adımı tam zamanı diyerek duyurdular

Yunanistan'ın 12 mil adımı tam zamanı diyerek duyurdular

Yunanistan’ın bitmeyen 12 mil isteği

Yunanistan’ın seçimlerden önce Türkiye’yi rahatsız edecek bir adım atması çok akıl kârı bir davranış değil. Kamuoyu yoklamalarında ciddi bir farkla önde görünen Mitsotakis’in böyle bir maceraya atılması uzak bir ihtimal.

Denizde taciz, havada taciz. Yunanistan’da ve Türkiye’de seçimler yaklaştıkça taciz olayları artıyor. Yunanistan’a bakarsanız Türkiye tehdit ediyor, Türkiye’ye göre Yunanistan tahrik ediyor. Radar kilidi atmalar, balıkçı  teknelerinin tacizi, sahil güvenlik botlarının kovalamacaları artık vaka-ı adiyeden hale geldi.

Yunanistan'ın 12 mil adımı tam zamanı diyerek duyurdular
Yunanistan’ın 12 mil adımı tam zamanı diyerek duyurdular

Bu arada Yunanistan’da gözden kaçırılmaması gereken, ilişkilerde çok ciddi sonuçlar doğurabilecek bir başka gelişme daha yaşanıyor. Yunan kamuoyu bir süredir karasularının 12 mile çıkarılmasını tartışıyor.

Geçen hafta içerisinde Yunanistan basınında yayınlanan bazı haberlere göre, Atina hükümeti, yaklaşan seçimlerden önce ulusal meseleler alanında son bir icraat olarak, Mart ayına kadar, Girit adasının güneyinde karasularını 12 mile çıkarmayı öngörüyor.

Yunanistan’ın Girit’in güneyinde ve batısında kara sularını 12 mile çıkarmaya hazırlandığı iddia edildi. Yunanistan’ın dönem dönem gündeme getirdiği bu kışkırtıcı adım atılırsa, ne olacak.

Türkiye ve Yunanistan Ege’nin iki yakasında iki ülke.

1930’li yıllardan beri süre gelen ve Yunanistan’ın kışkırtıcı adımları nedeniyle çözümden gittikçe uzaklaşan sorunlar.

En büyük kördüğüm ise hava ve denizdeki egemenlik haklarında.

Konunun daha iyi anlaşılması için önce deniz hukukundaki kavramlara bakalım.

BM Deniz Hukuku Sözleşmesi (UNCLOS)

Deniz mili deniz ve hava ulaşımında kullanılan özel bir birim. Kara mili ise iki nokta arasındaki doğrusal uzaklığı ifade ediyor. Bir deniz milinin karşılığı 1852 metre olarak kabul ediliyor.

Deniz hukukunda, ilk anlaşılması gereken terim “kara suları”.

Kara suları, devletin “tam deniz egemenliğine” sahip olduğu deniz alanı olarak tanımlanıyor. Bu egemenlik, aynı zamanda kara suları üzerindeki hava sahası ve bu suların altındaki deniz yatağı ve toprak altını da kapsıyor.

1982 Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi devletlere kara sularının genişliğini 12 deniz miline kadar belirleme hakkı veriyor.

Şu anda, hem Türkiye hem de Yunanistan karasularının Ege Denizi’ndeki genişliği 6 deniz mili.

Kıta sahanlığı, ülkeyi oluşturan kara parçasının deniz altındaki doğal uzantısı olarak tanımlanıyor ve 350 deniz miline kadar uzanıyor.

Sahilleri bitişik veya karşı karşıya olan devletler arasında kıta sahanlığı sınırlandırılması yapılırken, “hakkaniyet” ilkesine uyulması gerekiyor.

Devletin kıta sahanlığı üzerinde araştırma yapma ve doğal kaynakları işletme gibi egemen hakları bulunuyor.

Münhasır ekonomik bölge ise sahildar devletin hem deniz tabanı hem de su kütlesini kapsıyor.

Münhasır ekonomik bölge uzunluğu 200 deniz milinin ötesine geçemiyor.

Yine sahilleri bitişik ve karşı karşıya bulunan devletler arasındaki Münhasır ekonomik bölge sınırlandırmasında “hakkaniyet” ilkesine uyulması gerekiyor.

Yunanistan’ın kaos silahı: 12 mil

Peki Ege Denizi’ndeki krizin kaynağı ne, Yunanistan ne istiyor ve Türkiye nelere karşı çıkıyor?

Yunanistan'ın kaos silahı: 12 mil
Yunanistan’ın kaos silahı: 12 mil

Yunanistan 1936 yılında Lozan’da 3 mil olarak belirlenen karasularını 6 deniz miline çıkardı, o dönem Türk-Yunan ilişkilerine hakim olan olumlu hava nedeniyle Türkiye, bu karara itiraz etmedi.

Ancak 1964 yılındaki Kıbrıs sorunu ve Yunanistan’ın Anadolu kıyılarına yakın adaları silahlandırması sonrasında Türkiye karasularını 6 deniz miline çıkardı.

1974 Kıbrıs Barış Harekatı’ndan sonra Yunanistan karasularını 12 deniz miline çıkarma girişiminde bulundu. Türkiye ise 1976 yılında bu adımı, savaş sebebi sayacağını açıkladı.

Sonraki yıllarda Yunanistan’ın bu talebi zaman zaman gündeme gelmeye devam etti.

Atina’nın oyunu Fransa ve ABD’de karşılık buldu

Yunanistan’ın yaklaşık 100 yıldır kurmaya çalıştığı Ege projesinin geçmişini  anlattı.

Yunanistan’ın Ege Denizi’nde kara sularını ve hava sahasını Türkiye’nin aleyhine genişletme girişimlerinin geçmişi 1931 yılına kadar dayanıyor. O tarihte kara suları genişliği 3 deniz mili ( 5, 55 kilometre ) olan Yunanistan, hava sahasını tek taraflı olarak 10 deniz mili ( 18,52 kilometre ) olarak deklare etti.

Türkiye ile Yunanistan, Ege’deki deniz sınırlarını bir anlaşma ile belirlememiş olsa da geçerli olan tarafların yetki alanlarının 6 deniz mili olarak uygulanmasıdır.

Ancak Yunanistan 1923 Lozan ve 1947 Paris Anlaşmaları’nın aleyhine olacak şekilde Ege ve Doğu Akdeniz’deki sınırlarını genişletmek için aralıksız şekilde girişimlerini sürdürdü. Yalnızca sınırlarını genişletmeye teşebbüs etmekle kalmadı, 1960’lı yıllardan itibaren silahtan arındırılmış olması gereken Ege Adaları’nı da silahlandırdı.

Türkiye’yi revizyonizmle yani sınırların mevcut durumunu değiştirmeye çalışmakla itham eden Atina yönetiminin yazılı anlaşmaları çiğneyip adaları silahlandırmasına gerekçe olarak dile getirdiği “adaların statükosu tartışılamaz, Türkiye adaların statükosunun değiştirmeye çalışıyor” yaygarasının bölgedeki enerji havzalarında çıkarları olan Fransa ve ABD’den karşılık bulduğu dikkat çekmekte.”

“Türkiye’nin adalet talebi görmezden gelinebilir”

Mehmet Kancı’ya göre, uluslararası konjonktürün bugün geldiği nokta ve Yunanistan’ın ABD ve Fransa tarafından silahlandırılması gibi gelişmeler dikkate alındığında Lahey Adalet Divanı’na başvurulması halinde hakkaniyetli bir sonuç alınabileceği de şüpheli.

Birleşmiş Milletler kararlarına rağmen Ermenistan’ın Yukarı Karabağ’da 36 yıl süren işgali ve bu süreçte Minsk Grubu aracılığıyla Azerbaycan’ın adalet talebinin nasıl uyutulup sürüncemede bırakıldığı dikkate alınacak olursa Lahey Adalet Divanı gibi seçeneklerden medet ummak da bugünün şartlarında mümkün görünmüyor.

12 Mil Kararı Türkiye’nin Ege’deki konumunu nasıl etkiler?

Karasularının 12 deniz miline çıkarılması, Ege Denizi’ndeki çıkar dengelerini Türkiye’nin aleyhine orantısız bir şekilde değiştirecek.

Şu anda, sahip olduğu birçok ada sebebiyle, Yunanistan’ın karasuları Ege Denizi’nin yüzde 40’ını oluşturuyor.

Karasularının 12 deniz miline çıkarılması durumunda bu oran yüzde 70’e yükselecek.

Bu durumda açık deniz büyüklüğü yüzde 51’den yüzde 19’a düşerken, Türkiye’nin karasuları da Ege Denizi’nin yüzde 10’undan daha az kalacak.

Kancı’ya göre Atina yönetiminin 12 deniz mili ısrarı, Türkiye’yi yalnızca Ege Denizi’nde değil Doğu Akdeniz’de de dar bir deniz alanına sıkıştırarak, kaynaklardan mahrum etme çabasının parçası.

Yunanistan’ın, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’e çıkışını engelleme çabası, 2010 yılından itibaren Kıbrıs Adası’nın çevresinde zengin doğalgaz yataklarının tespitiyle başladı.

Atina’nın peri masalından uyanması gerekiyor

Atina farklı ülkelerle iş birliğine gitmeye çalışsa da Türkiye’nin İsrail, Mısır ve Suriye ile ilişkilerini normalleştirme yönünde attığı adımlar, Yunanistan’da hayal kırıklığı yarattı.

Akdeniz’de Türkiye aleyhinde bir inisiyatif geliştirme şansını yitirdiğini anlayan Yunanistan, şimdi 19 ve 20’inci yüzyıllardan kalan alışkanlıklarıyla Türkiye’yi tahrik ederek bir çatışma ortamı yaratmaya ve Batılı ülkeleri Ege’ye çekmeye çalışıyor.

Ancak Türkiye dış politikada attığı gerçek adımlarla, Atina’ya peri masalından uyanması gerektiğini söylüyor.

Bakan Akar’dan Yunanistan’a: 6 milden fazlasını kabul etmeyiz

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar beraberindeki TSK komuta kademesi ile Donanma Komutanlığında inceleme ve denetlemelerde bulundu. Akar, Yunanistan’ın Girit’te 6 mil olan kara sularını 12 mile çıkarmaya hazırlandığı iddiasına ilişkin, “6 milden fazlasını kabul etmeyiz” dedi.

Bakan Akar'dan Yunanistan'a: 6 milden fazlasını kabul etmeyiz
Bakan Akar’dan Yunanistan’a: 6 milden fazlasını kabul etmeyiz

Akar’dan Yunanistan’a tepki: Tarihten ders alın, yeni maceralara girmeyin

Yunanistan’ın işgal girişiminin Milli Mücadele ile akamete uğratıldığını hatırlatan Akar, şunları kaydetti:

“Yunanistan 1919’da bazı ülkelerin teşvik ve tahrikiyle Anadolu’ya yönelik işgal girişimi Milli Mücadele ile akamete uğratıldı.

Biz de onlara tarihten ders alın, başınızı belaya sokmayın, yeni maceralara girmeyin, başka ülkelerin hak ve menfaati için kendi halkınızın hak ve menfaatlerini heder etmeyin diyoruz. Biz Yunanistan’ın tahriklerine kapılmadan hiçbir oldubittiye izin vermeyecek, hakkımızı çiğnetmeyeceğiz. Bu konuda azimli ve kararlıyız.”

Sözlerinin sonunda Türk Deniz Kuvvetlerinin dünyadaki saygın yerine dikkati çeken Akar, “Bir taraftan Deniz Kuvvetlerimizin kahraman mensuplarının bilgisini, tecrübesini takviye ederken diğer taraftan da Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliği ve desteğiyle en ileri teknolojiye sahip gemiler, ileri teknoloji ürünü araç, gereç, silah, malzeme ve mühimmat ile Deniz Kuvvetlerimizi teçhiz etmeye, donatmaya gayret gösteriyoruz.

İnşallah bundan sonra da çok daha ileri düzeyde bir Deniz Kuvvetleri ile ülkemizin, 85 milyon vatandaşımızın hakkını, hukukunu denizlerimizde korumaya devam edeceğiz” açıklamasında bulundu.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir