Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti’nin merakla beklenen “Türkiye Yüzyılı” vizyon belgesini açıkladı. “Bizim hayalimiz Türkiye Yüzyılıdır” diyerek çağrıda bulundu.
Türkiye’de inanılmaz rezerv haberleri geliyor. Uzun yıllardır gerçekleştirilen yatırımlar Türkiye’yi adım adım enerji merkezine konumuna yükseltiyor. Rusya-Ukrayna savaşı sonra ortaya enerji düğümünü çözecek anahtar ise jeopolitik konumu ve mevcut hatlarıyla Türkiye’den geçiyor. Rusya‘dan gelen ‘Türkiye enerji Merkezi’ teklifi gündemdeki yerini korurken, dünyanın en büyük 4. rezervine sahip Türkmenistan gazının Türkiye üzerinden Avrupa’ya nakli için ilk adım atıldı. ABD, Çin, Rusya en çok rezerve sahip ama Türkiye’nin topraklardan adeta değerli rezervler fışkırıyor!
Türkmen doğalgazının Türkiye üzerinden uluslararası piyasalara açılması için ilk adım atıldı. Türkiye-Azerbaycan-Türkmenistan liderleri bugün Türkmenistan’da bir araya geldi. Enerji krizinin yaşandığı dönemde projenin Avrupa’nın enerji sorununa çözüm olması beklenirken, gaz sevkiyatı Türkiye’nin enerji üssü konumunu güçlendirecekken diğer taraftan AB ile ilişkilerde de yeni dönemim başlamasını sağlayabilir.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Avrupa’daki enerji krizinin çözümü için Türkiye’yi işaret etti. Putin, “Avrupa’ya gaz sevkiyatı için Türkiye’ye büyük bir merkez kurabiliriz” dedi. Putin Astana’da Erdoğan’a “gaz merkezi fiyatlandırma için de kullanılabilir” dedi
Putin’in önerisi öncelikle Avrupa’yla ilgilidir ve Almanya-Fransa-İtalya üçlüsüne açık bir uyarı/çağrıdır: ABD’nin enerji-politikasıyla uyum, Avrupa sanayisini ve ekonomisini çökertecek.
Putin’in önerisi elbette Türkiye’yle de ilgilidir; Mavi Akım’la başlayan ve Türk Akımı ile devam eden enerji-politik işbirliğini “gaz merkezi” ile üst aşamaya yükseltmek demektir.
Türkiye’de gaz merkezi demek geçiş kazancı, daha ucuz tedarik, fiyatlama avantajı ve enerjide süreklilik olduğu gibi, aynı zamanda enerjinin güvenliği üzerinden ulusal güvenlik politikalarına katkı demektir.
AVRUPA BİRLİĞİ’NİN GAZ İHTİYAÇI TÜRKİYE ÜZERİNDEN KARŞILAYABİLİR
Türkmen gazının Türkiye üzerinden sevkiyatı ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Harran Üniversitesi Uluslararası Ticaret ve Lojistik Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hasan Bardakçı (TESPAM Hazar Coğrafyası Uzmanı) anlaşmanın Türkiye’ye hem ekonomik hem de siyasi çok önemli katlıları olacağını söyleyerek “Rusya-Ukrayna krizinden sonra tüm dünyada bir enerji krizi başladı. Özellikle Avrupa ülkeleri, Rusya gazına bağımlı haldeydiler. Bu savaşın ortaya çıkmasıyla enerjide alternatif arayışını ortaya çıkardı.
Türkmenistan bu alternatiflerden bir tanesi.
Türkmenistan dünyadaki doğal gaz rezervinin yaklaşık 5’te 1’ine sahip. Dünyada en fazla doğal gaz rezervine sahip 4. Ülke. Diğer bir taraftan Türkmenistan’ın Katar’dan farklı olarak bir de stratejik konumu var. Ayrıca Türkmenistan bağımsız olarak hareket etmeye çalışan bir ülke. Bu noktada Türkmenistan Avrupa Birliği ülkelerinin ihtiyacını karşılayabilecek potansiyelde ve Türkiye’nin misyonu ile de uyuşuyor.” dedi.

AVRUPA’NIN TÜRKİYE’YE BAKIŞI DEĞİŞECEK
Türkiye’nin sahip olduğu petrol ve doğal gaz hatları ile adeta bir enerji hub’ına dönüştüğünü belirten Bardakçı, “Mevcut hatlara Türkmenistan gazının da buna eklenmesi Türkiye’nin bu konumunu güçlendirecektir. Bu gelişme Avrupa’nın Türkiye’ye bakış açısını da değiştirecektir. Siz enerji konusunda bağımlıysanız ve bu bir ülke üzerinden geliyorsa, o ülkeye karşı siyasi tavrınızın da değişmesi gerekiyor. Bu hat sonra Avrupa, Türkiye’ye karşı daha olumlu bir bakış açısı sergilemeye başlayacaktır.” ifadelerini kullandı.
BÖLGENİN GAZ MERKEZİ TÜRKİYE
2015’te yayımlanan Suriye’nin Sevr’i: Amerikan Koridoru isimli kitabımın “petrogazpolitik” bölümünde, “Türkiye’nin enerji nakil merkezi olabilme yolu”na işaret etmiştim.
Ortadoğu bağlamında da şöyle demiştim: “ABD için petrogazpolitik Basra Körfezi’nden Doğu Akdeniz’e uzanan bir koridor inşa etmektir” (s.147). ABD o hedef için uğraşıyor. İnşa ettiği Türkiye karşıtı Doğu Akdeniz ittifakı da Körfez gazını İsrail üzerinden Doğu Akdeniz gazıyla birleştirme projesi de o hedefin içinde…
ABD’nin bu projesinin karşısında ise Türkiye merkezli bir gaz projesi inşa edilmelidir ve dört temel alanı içermektedir: 1) Rus gazı 2) İran-Katar ortak havzasındaki büyük doğalgaz rezervi 3) Türkmenistan’dan başlayarak Azerbaycan üzerinden gelecek gazlar 4) Doğu Akdeniz gazı.
Elbette her üreticinin diğer üreticilerle çelişmeleri vardır ve bu nedenle bunların hepsini toplamak zordur. Ama değişen dünyanın yeni şartları bunu kolaylaştırmaktadır. Körfez’in ABD’ye son petrol resti bile şartların uygunluğuna işaret etmektedir.

KUŞAK, YOL, PETROL, GAZ
Türkiye’yi dört temel gazın toplandığı ana merkez yapmak, liderliğini Çin’in yaptığı Kuşak ve Yol ile entegre olacak bir projedir. Şöyle de söyleyebiliriz: Türkiye’yi enerji tedarik merkezi yapmak Kuşak ve Yol’a, Kuşak ve Yol ise Türkiye’nin enerji tedarik merkezi olmasına büyük katkı ve zenginliktir.
Öte yandan bu çapta bir işbirliği bölgemiz açısından sorun çözücü özellik taşıyacaktır. Çünkü bu çapta bir enerji organizasyonu güvenlik ihtiyacı demektir, güvenlik ihtiyacı da bölgedeki irili ufaklı sorunların ortaklaşa bölge yararına çözümünün zorunluluğu demektir.
32 TRİLYON METREKÜPLÜK TÜRKMEN GAZ REZERVİ VAR
Türkmen gazının sevkiyatı için Rusya’nın tavrının önemli olduğunu söyleyen Bardakçı, “Türkmenistan’ın toplam 32 trilyon metreküp doğalgazı olduğu tahmin ediliyor. Bunu Çin gibi ülkelere de satıyor. Türkmenistan gazını Avrupa’ya göndermek isterse iki güzergah ön plana çıkıyor. İlk seçenek Hazar’ın üzerinden Azerbaycan’a oradan İran üzerinden Türkiye’ye giriş yapacak. İkinci seçenek ise Hazar- Azerbaycan- Gürcistan hattı…Burada ön plana çıkan ise Bakü-Tiflis-Ceyhan hattı.

Her ihtimalde bu anlaşma Türkiye açısından çok büyük avantaj sağlayacak. Bu gaz akşının Türkiye’ye ekonomik ve siyasi önemli katkıları olacak. Enerji konusunda Avrupa’nın Türkiye’den beklentiler var ve bu konuda da bir görüşme olduğunu düşünüyorum.” dedi.
Türkiye rezervi: Uluslararası Rezervler ve Döviz Likiditesi Gelişmeleri – Ekim 2022. Resmi Rezerv Varlıkları, bir önceki aya göre yüzde 6,0 artarak 113,5 milyar ABD doları düzeyinde gerçekleşmiştir.