
Son yıllarda Türkiye ve dünyada yapılan yatırımlarla dünyanın en büyük 20 uluslararası konteyner operatörü arasına girdik” dedi. Yıldırım, önümüzdeki 10 yılda ise ilk 10’da yer almayı hedeflediklerini söyledi.
Portekiz’in neredeyse tüm limanlarını bir Türk şirketin işletmesi, üçüncü ülkelere bağımlılıklarını sorgulayan Avrupa’da tedirginlik yarattı.
Bu çerçevede limanın genişletileceğini ve modernize edileceğini kaydeden Portekizli bakan, “Şirketinizin Portekiz‘e yatırım yapmasına müteşekkiriz” açıklamasında bulundu.
Yılport’un sahibi Robert Yüksel Yıldırım’a, “Yatırım yapın, daha fazla yatırım yapın” çağrısı da yapan Portekizli bakan, “Yıldırım Holding gibi büyük bir şirket burada yatırım yapıyorsa, bu ülkemize ve ekonomimize güvenmemiz gerektiğinin kanıtıdır” diye konuştu.

Yıldırım Holding halihazırda Portekiz‘in yedi limanını işletiyor. Bunlar arasında, ülkenin en büyük ve en önemli konteyner limanı Porto/Leixoes ve Lizbon limanları da bulunuyor.
Yılport, söz konusu limanları, 2016 yılında, limanları o döneme kadar işleten ve bunda pek başarılı olamayan firma Tertir’den satın aldı. Limanlara toplam yarım milyar euro yatırım yapacaklarını vaat eden Yılport, limanları işletme hakkını 2038 yılına kadar Portekiz devletinden elde etmiş oldu.
“Türkiye siyasi baskı aracına dönüştürebilir” eleştirisi
Portekiz hükümeti, yürüttükleri ekonomi politikasından son derece memnun bir görüntü çizmesine rağmen, Portekiz’de, ulusal limanların bir Türk firması tarafından işletiliyor olmasından herkes hoşnut değil.
Araştırmalarını Portekiz Uluslararası İlişkiler Enstitüsü’nde (IPRI) sürdüren Jose Pedro Teixeira Fernandes’e göre, söz konusu karar alınırken siyasi ve jeostratejik çıkarlar gözetilmedi.
Gelişmeleri DW’ye değerlendiren uzman, “Ülkenin tüm limanları üzerindeki işletme hakkını bir Türk şirketine verme kararı, yalnızca ekonomik nedenlerle verilmiştir” değerlendirmesinde bulundu. Fernandes, “Finansal açıdan en iyi teklif buydu. Bunun stratejik açıdan iyi olup olmadığı, kararda herhangi bir rol oynamadı” dedi.
Kararın jeostratejiden bağımsız bir biçimde alınmasını eleştiren Fernandes, “Şu ana kadar ekonomik açıdan her şey yolunda gidiyor. Bu limanlara para yatırıldı ve aynı zamanda ‘know-how’ (teknik bilgi) getirildi. Ancak tüm bu limanlar, stratejik birer nesne ve siyasi birer baskı aracı haline getirilebilirler. ve bence Portekiz hükümeti, bu açıdan kendisini pek garanti altına almadı” değerlendirmesini yaptı.

Tehlikeli bağımlılık
Portekiz’in son yıllarda, yalnızca Türkiye değil, birçok yabancı ortağa bağımlı hale geldiğini de unutmamak gerekiyor.
2011 yılında AB tarafından iflastan kurtarıldığından bu yana ülkenin enerji tedariğini büyük oranda Çin’in devlet şirketine sattı. Bu konuda şu ana kadar ne toplumda, ne de hükümet ve muhalefet arasında herhangi bir tartışma yaşanmadı.
Limanlarının işletmesini bir Türk şirketine devreden devleti, naif ve cahil olmakla suçlayan Fernandes, “En azından 2016 darbe girişimine kadar Türkiye, kimsede kaygı uyandırmayan, egzotik, dost bir ülke olarak görülüyordu.
Hükümet hiçbir zaman, Türkiye’yi, Portekiz’in stratejik çıkarları üzerinde bir tehdit olarak görmedi” dedi.

Kısaca TERTIR nedir?
Portekizli TERTIR firması liman işletmeciliğinde bir pazar lideri ve stratejik iş ortağı olarak öne çıkıyor. TERTIR’ın sahipliğinde toplam on limandan yedi tanesi Portekiz’de, iki tanesi İspanya’da ve bir tanesi de Peru’da bulunuyor.
TERTIR’ın sahip olduğu sekiz konteyner terminalinde yıllık 2,7 milyon konteyner elleçleme kapasitesi bulunurken diğer iki limanda 4,5 milyon ton mal elleçlenmektedir.