İsmail Demir yaptığı açıklamada; “Şu anda onunla ilgili bir karar yok. Ama gerek tersanemiz gerek diğer tasarım şirketlerimiz böyle bir durum olduğunda, kendi içlerinde hazırlıklarını yapıyorlar. Şu anda kesinleşmiş bir kararımız yok. Masa üzerinde bir mühendislik çalışması bulunsun, şirketlerimizin her zaman bir sonraki aşama için hazır olmalarını isteriz.” dedi. OKYANUS ÜZERİNDE OYUN DEĞİŞTİRİ BİR ETKİYE SAHİP OLACAK Öte yandan BAYRAKTAR TB3 ve KIZILELMA’nın ilerleyen süreçte TCG ANADOLU’da görev yapacak olmalarını değerlendirilen Demir, “Onlar bu geminin ekstra garnitürleri. Geminin orijinalinde bunlar yoktu, onları da koyarak aslında yepyeni bir konsept ortaya koymuş oluyoruz ki malum geminin tasarımını biz İspanyollarla birlikte yapmıştık. Onlar için de oyun değiştirici bir unsur eklemiş olduk. Bu hava araçlarıyla birlikte aktaracağımız gücün niteliğini çok değiştirmiş olacağız. Tabii daha bunlar geleceği vadeden sistemler.” açıklamasında bulundu.
TCG ANADOLU sonrası TCG TRAKYA mı geliyor? BU DAHA BAŞLANGIÇ! YENİLER ÇOK DAHA İYİ OLACAK Yüzen şehir içine girdiğinizde kaybolursunuz. Geminin inşası pandemi dönemine denk geldi. 6 yıl sürdü inşası, dar ve sıkışık çalışma ortamı var. Pandemi ile ilgili tedbirler alınarak devam edildi. Geminin inşası çok çok iyi yürüdü. Bir sonraki nasıl olur hep düşünülüyor. Yeni muadili bundan çok çok daha iyi olabilir. Hem Sayın Demir’in hem de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tören esnasında yaptığı açıklamalar, esasında Türkiye’nin bir ‘Uçak Gemisi’ hedefi olduğu izlenimini elde etmemi sağladı. ANADOLU, 232 metre uzunluğa sahip. Uçak gemisi denildiği zaman ise 280-300 metrelerden söz etmek gerekiyor. ANADOLU, belki de Türk Donanması’nı gelecekteki uçak gemisine hazırlayacak en önemli parametre olacak… Tabii uçak gemisi için ‘uçak’ gerekiyor. İnsansız tarafından BAYKAR, yoğun olarak çalışıyor. KIZILELMA’nın 2025, Bayraktar TB3’ün ise 2024 yılında ANADOLU’ya teker koyması bekleniyor. Öte yandan TUSAŞ da HÜRJET’i ANADOLU’ya indirebilmek için SSB’nin talimatıyla çalışmalarını sürdürüyor. Bakalım, bir gün MMU’nun da bir uçak gemisi versiyonunu yani MMU-C’yi veyahut MMU-B’yi görebilecek miyiz?
TCG ANADOLU sonrası TCG TRAKYA mı geliyor? SOĞUK SAVAŞ VE UÇAK GEMİLERİ 1950’li yıllarda nükleer gücün deniz platformlarına uygulanması ile de uçak gemileri uzun süre denizde kalabilmek ve gereken süratte uçuş harekâtını yapabilmek için nükleer takatli ana tahrik sistemlerine geçiş yaşamışlar, bu durum maliyet ve teknolojik üstünlük sahibi olan devletlere ait bir elit imkân olarak gözlenmiştir. Nükleer uçak gemilerini koruyan su üstü gemilerinin de nükleer yapılması bir ihtiyaç olarak görülmüş ise de yapım ve işletim maliyetlerinin çok büyük olmasından dolayı bir süre sonra vaz geçilmiştir. Buna rağmen daha düşük nitelikli uçak gemilerinin dizel, gaz türbini ve/veya stim saykılı (Steam Cyle veya dıştan yanmalı makineler) ile tahrik edildiği uygulamalar da orta ölçekli devletler için mümkün olabilmiştir. Halen dünyada 16 değişik tipte ve on devlete ait uçak taşıyan muharip gemi bulunduğu ve taşıdıkları uçakların sayısının 15-75 arasında değiştiği görülmektedir. TCG Anadolu Gemisi Uçakların durumu sadece temin-tedarik sorunu değil ayrıca tedarik-işletme maliyetlerinin de yaratılmasını gerektirmektedir. Bunun sağlanması için TSK bütçesine bu amaçla ilaveler yapılması ve kullanımının Deniz Kuvvetleri yetkililerine sağlanması gereklidir. Konu muharip ve denize inen uçaklar olunca burada sayı öne çıkacaktır. Denizde küçük bir uçak gemisi veya TCG Anadolu ile kız kardeşi TCG Trakya üzerinde taşınacak 2×12=24 uçak için 30 uçaklık bir alt yapı gerekli görülmelidir. Bunların sahil tesisleri, sığınakları, cephane ve bakım depo/altyapıları, yedek parça stokları ve bütçeleri hep birlikte düşünülmelidir. Bu gemilerde başlangıçta F-35 B konuşlanması öngörülmüş ise de ABD ile yaşanan S-400 Krizi sonrasında bu proje sonuçsuz kalmış durumdadır. Ancak böyle bir taşıyıcı platformla ilişkilenince önce uçakların Donanmaya sağlanması düşünülmelidir ki ederi yedek parçaları ve yer tesisleri ile 1,5 milyar dolar kadar kaynak tahsisi gereksinimi doğabilecektir. Bu kaynak ve tedarik zinciri oluşturulmadan uçak gemisi olsun/olmasın TCG Anadolu hava gücü imkan ve kabiliyetlerini tartışmak erkendir. Türkiye'de uçak ihtiyacı günceldir ve karar vericilerin yaratacağı çözümü beklemektedir. Yarıda kalan F-35 B alternatifi için 50 yaşındaki VSTOL Harrier’lerin İspanya veya bir diğer kaynaktan kullanılmış alınmaları konu dışı olduğu dikkate alınırsa bu konuda Çin veya Rusya Federasyonu dışında teknolojisi olan devlet bulunmamaktadır. İsveç’in Gripen’leri ise tadilatla bu işleve dönüştürülebilir tahmin edilmektedir. Öncelikli konu buradadır ve çözülemez ise TCG Anadolu’nun uçak gemisi görevlerinde destek sağlaması imkân dışı olacaktır. TCG Anadolu üzerine konulacak uçakların bulunması ve teminleri için kaynak ayrılması bunların başında gelmektedir. Münhasıran Uçak gemisi sahibi olunması düşünüldüğünde ise kuvvet planlaması disiplini çalıştırılmalıdır. Bunun filtrelerinden TSK stratejik Konsepti öngörüleri ile birlikte konunun tartışılması gereklidir. Bu tartışma zaman alıcı olmakla birlikte sonuçları itibariyle sağlıklıdır. TCG Anadolu uçak gemisi rolünde uçakları sağlandıktan sonra 12 uçaklık bir güçle denizden karaya destek sağlayabilmekte ve güç yansıtabilmekte olacaktır. Kardeşi TCG Trakya da hayata geçirilirse bu durumda 24 muharip uçak ile denizden karaya güç yansıtılabilir olacaktır. Denizden karaya güç yansıtması için kullanılabilecek 24 uçak bugün orta ölçekte uçak gemileri işleten İngiltere, Kore, Japonya, Tayland, İtalya gibi devletlerin denizde taşıyıp kullanabileceği uçakların sayısına yakın veya bir kısmından da fazladır.
TCG Anadolu Gemisi Diğer yandan TCG Anadolu’nun taşıyacağı uçaklar bugün için elde yoktur ki öncelik bu başlangıç yeteneğinin kazanılmasında olmalıdır. Bunu takiben donanmanın yeni bir gemiyi adaptasyon süreci yaşanmasına da gerek duyulacaktır. Bu dönem TCG Trakya TCG Anadolu’ya kardeş geminin üretilmesi için uygun zaman dilimini yaratabilecektir. Türkiye bu iki amfibi hücum gemisi ile kıyılarından 1000 deniz mili öteye kadar güç yansıtabilecek ve ayrıca insani yardım da sağlayabilecek duruma gelecektir. Özünde ise caydırıcılığını pekiştirerek barışı daha korunur hale getirecektir. İstikrarın korunmasına yardımı da büyük olacak bu iki Amfibi Hücum Gemisi/ Mini Uçak Gemisi platformlarının toplam etkisinin yeterli olmayacağı durumlar Türkiye’nin vizyonu içine girip TSK’nın Stratejik Konsepti ile formülüze edildiğinde, o ana kadar kazanılmış olacak denizde vurucu uçak harekâtı deneyimlerinin de ışığında Türkiye’nin yukarıda açıklanmış teknik dar boğazları da dikkate alarak orta ölçekli bir diğer uçak taşıyıcı gemi platformuna yönelmesi de mümkün olabilecektir. Bu düşünceye adım adım tartışarak ve başarılı olunduğunda ilerlenmek durumundadır.